Bir malvarlığını veya ticari işletmeyi aktif veya pasifleriyle birlikte bir bütün olarak devralma, <Türk Borçlar Kanunu Madde 202’de düzenlenmiştir. Bir işletmenin aktif ve pasiflerin karşılıklı devralınması ya da birinin diğerine katılması yoluyla birleşmesi de aynı hükme tabi kılınmıştır. Hüküm, ticari işletmenin malvarlığı veya borçlarının bir bütün olarak alacaklının rızası olmaksızın devredilmesine imkân tanımaktadır.
Her iki madde de düzenlenen husus, malvarlığı devirleridir. Şahıs unsurları bu devrin kapsamı dışındadır. Dolayısıyla, birleşen veya devralınan işletme veya şirketin sahip veya ortakları yer değiştirmez.
İşletmeye ait aktif ve pasifler bir bütün halinde ve devamlılığı sağlanmak suretiyle devredilmelidir. Aktifler, işletme borçlarının doğal teminatını oluşturdukları için, devrin pasifleri de kapsaması zorunludur. Bu nedenle işletmenin yalnızca aktiflerinin devri mümkün değildir. Söz gelimi, şirketin yalnızca alacakları devredilip borçları devrinde dışında bırakılamaz.
Devreden dilerse ticaret unvanını kapsam dışında tutabilir. Hatta devir sözleşmesi olanak tanıyorsa veya rekabet yasağı hükmü yoksa bu unvanını kuracağı yeni işletmede dahi kullanabilir. Fakat devir sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamışsa, ticaret unvanın da devredildiği kabul edilir. Konuyla ilgili detaylı bilgi için “Markanın Tescili, Sağladığı Koruma ve Sona Ermesi” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Bir ticari işletmenin değeri; işletmenin gelecekte elde etmesi muhtemel olan gelirlerinin, işletme çalışanlarının, tedarikçilerin, pay sahiplerinin, işletmenin network ağının vb. tamamını ifade etmektedir. Özellikle halk arasında “hava parası” olarak da bilinen firma değeri bu kapsamda değerlendirilebilir.
İşletme değeri, aksi öngörülmediyse devrin kapsamı içerisinde yer alır. İşletme değeri, işletmenin edindiği müşteri çevresini de kapsayan ve işletmenin teker teker malvarlığı unsurlarının değerleri toplamını aşan değeridir. İşletme değeri devirle birlikte devralana geçtiği için, taraflar özel olarak rekabet etmemeyi şart kılmamış olsalar bile, devredenin, devralanla rekabette bulunmama borcu altında olduğu kabul edilmelidir.
Bir ticari işletme, tacire ait olmayan, kira ilişkisine konu malvarlığı üzerinde faaliyet gösteriyor olabilir. Bu durumda kiracılık hakkının da devri gerekmektedir. Fakat devre ilişkin diğer unsurlardan farklı olarak burada kiracılık hakkının ticari işletme ile birlikte devri için ayrıca mal sahibinin yazılı onayı gereklidir.
Nitekim Türk Borçlar Kanunu’nun kiracılık ilişkinin devrine ilişkin emredici nitelikteki 323. maddesinde bu husus düzenleme alanı bulmuştur.
Buna göre; ‘’Kiracı, kiraya verenin yazılı rızasını almadıkça, kira ilişkisini başkasına devredemez. Kiraya veren, işyeri kiralarında haklı sebep olmadıkça bu rızayı vermekten kaçınamaz.’’
Vurgulamak gerekir ki; TBK.323/1 hükmünün yürürlük tarihi olan 01.07.2020 tarihinden itibaren işyeri kiralarında haklı sebep olmadıkça kiraya veren bu onayı vermekten kaçamayacaktır. Nihayet ticari işletme, tacire ait bir işletmede faaliyet gösteriyorsa, malvarlığı unsurları içerisinde kiracılık hakkı bulunmadığından bunun devrinden de söz edilemez.
Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Devir prosedürü, devrin geçerlilik şartlarına ilişkindir. Bu noktada, ticari işletmenin devri amacıyla yapılan sözleşme yazılı şekil şartına tabi olup bu sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı gerekmektedir.
TTK m. 11’de “Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.” denilmektedir. O halde ticari işletme ile ilgili işlemlerin yazılı olarak yapılması gerekli olup, bu şekil TBK.12/2 uyarınca geçerlilik şeklidir.
Ayrıca yazılı şekilde yapılan devir sözleşmesinde aşağıdaki unsurlar da yer almalıdır.
Devir sözleşmesi ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir. Bu tescil kurucu niteliktedir. Yani tescil olmaksızın devirden bahsedilemez. Devir kapsamına giren unsurların devri için özel tasarruf işlemlerinin yapılmasına gerek yoktur. Kanuna göre ticari işletme, bir bütün halinde devredilir.
Pasiflerin devralana intikali için ayrıca alacaklıların rızasına gerek yoktur. Bildirim ve duyuru tarihinden itibaren, başka bir işleme gerek kalmaksızın, devralan, alacaklılara ve üçüncü kişilere karşı sorumlu olur. Bu sorumluluk her borcun tabi olduğu zamanaşımı süresince devam eder.
Ticari işlemenin devri halinde borç, esas itibariyle taraf iradeleri nedeniyle değil, kanun gereği devralana intikal ettiği için, devralan kendisi tarafından bilinmeyen borçlardan da sorumlu olur. Hatta aralarında belirli borçlardan sorumlu olacağını kararlaştırmış olsalar bile bu anlaşma iç ilişkide hüküm ifade eder. Alacaklılara karşı hüküm ifade etmez.
Ticari işletmeyi devreden, devrin gerçekleşmesi ile birlikte borç ödeme yükümlülüğünden kurtulmaz.
Ticari işletme devri sonucu, devreden başka bir ticari işletmenin sahibi değil ise “tacir” sıfatını kaybeder.
Kural olarak, ticari işletmenin devri ile birlikte, işletmeye daimi olarak tahsis olunan tüm unsurlar devralana geçer.
Rekabet yasağı iki yıl devreden ve devralan arasında devam eder.
Bildirim ve ilandan itibaren iki yıl boyunca devreden ve devralan, borçlardan müteselsilen sorumlu olurlar. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için “Borçlunun Temerrüdü ve Alacaklının Hakları” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve yükümlülükleri ile birlikte devralana geçer. Devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır. Devreden veya devralan işveren, iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devri neden dolayı feshedemez ve devir için işçi yönünden haklı sebep oluşturmaz.
Türk Ticaret Kanunu’ndaki düzenlemeler, Türk Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemelerden farklıdır. Bu nedenle, bir şirketin bir başka şirket tarafından devralınması yoluyla sona erdirilmesi ve sona eren şirket sahiplerine şirket tarafından pay verilmesi hali Ticaret Kanunu’na tabidir. Nitekim Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde bu husus düzenlenmiştir.
“Birleşmeyle, devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinir.”